Yiit'in Dubai Günlüğü

Friday, November 24, 2006

Haftasonu...

Öyle bir oturuyorum ki evde sabahtan beri...Küflendim, yaşam oluştu üzerimde, her kafadan bir ses çıkıyor...

Europa Universalis 2 oynadım...1445'te istanbulu fethettim..

Herkes plaja gidiyo hava güzel diye, ben gitmedim, gitmiyorum, zorla mı?

Kayahan'ın Nar Tanem adlı şarkısını indirdim, en son 14 yaşımda dinlemiştim...Süpermiş...İyice gaza gelip karısının söylediğini de buldum, o daha da bi güzelmiş...

Hiçbirşey olmuyor Dubai'de...


Yanaaaaar ateşleeeer dağlardaaaa nar taaneeeeem ve seniiiiiin sevgiiiiiin gönlümdeeeee..


Hiç olmadı bu yazı di mi?

Friday, November 17, 2006

Speakeasy

Dün Country Club diye biryere götürdüler...Motorcugillerden Sıtkı, Buradadoğangillerden Gülnaz, Yenitaşınangillerden Bahar (Oha ne Bahar'ı ya, tam kaydetmeden farkettim, Ayla olacak Ayla!) , Adaşımgillerden Yiğit, Uzunsüredirortalıktagörünmeyengillerden Gülşah, Huzurubulmuşgillerden Metin Ağbi ve eşi, bir de Neişimvarburdagillerden kim olduğunu anlamadığım Amerikalı bir amca..



Neyse, "Speakup" gecesiymiş o gece...Nedir dedik, dediler ki amatör müzisyenler sırayla çıkıp müzik yapıyorlar sahnede, alkolik irlandalılar da onları izleyip piizleniyolar...İyi dedik, dinlemeye başladık, hakkaten çok süper çalıp söylüyorlar felan...Derken son grup bi tane Jamaica'lı Reggae saçlı bir herif bi de jazzy piyano çalan bir herif...Nasıl jazzy dedim, iyi dedim di mi?

Şimdi şöyle bi kural var ya, eğer şarkı söyleyen Jamaica'lı felansa illa şarkının biryerinde "Babylon" demesi gerekir...Yani ünlü şarkılarda arada çıkan herifler felan da söyler bunu, kuraldır...Babylon'dan bahsetmeden olmaz...Neden acaba? Eskiden orada yaşıyolarmış sonra Jamaica'ya sürülmüşler mesela? Onun bunalımıyla da bütün gün ot-futbol takılıyolar? Mesela?


Bir de;

Al-Ain'e gittim geçen gün...Süper biryer..Yolu sevgiden geçen herkese tavsiye ediyorum...Yani hiçbirşey yok aslında ama, ne biliyim, yeşil meşil, huzurlu muzurlu biryer...Umman sınırına yakın olduğu için dağ tepe felan da var biraz...

Tuesday, November 14, 2006

Sessiz

Yazamıyorum bu aralar sizin de bildiğiniz gibi...Blog yazamıyorum, şarkı yazamıyorum...hiçbirşey yazamıyorum. Hatta MSN'de bile düzgün birşey yazamıyorum..karbüratör tıkandı, platin meme yaptı...

Dur ya, yazmaya başlayınca açıldım sanki! Fakülte'den Zeynep geldi tatile, gençlik anılarımı da takmış peşine...Burj Al Arab'da kaldığı için ben de beleşe gidip görmüş oldum sonunda, hakkaten pek leziz biryermiş...Suudi amcalar yanlarındaki sarışınlarla yakalanmasınlar diye lobide resim çekmeyi yasaklamış kerastas otel yönetimi...

Yılsonu geliyor, kotayı yapamadık hala...Bir de bu girdi hayatıma, neymiş, kotaymış...Hey Allah'ım...

Yok yazamıyorum ben...uyuyucam.

Wednesday, November 01, 2006

Dubai Dostluk Bayramı - Part II

...bir sonraki günün aktivitesi çöl safarisi, ben daha önce yapmış olmanın verdiği engin tecrübelerimle "olm şöyle olm böyle şöyle uçuyoz böyle konuyoz" diye ballandıra ballandıra anlatıyorum jumeirah beach hotel'in önünde jipimizin gelip bizi almasını beklerken..Fazla beklemeden şöförümüz gelip buluyor bizi, kılçık bir herif olduğu ilk andan kendini hafifçe belli ediyor, yola çıktıktan onbeş dakika sonra patlattığı "konaklama yerinde deve eti var ama tavsiye etmem çünkü sabah hörgüçlerle uyanabilirsiniz" esprisiyle hepimizin nefretini kazanıyor kolayca...Yine de tadımız kaçmıyor çünkü hava güzel, Al Ain yolunda manzara güzel...Dubai'nin kulelerinden uzaklaşırken çöl yavaşça sarıyor çevremizi ve bir anda kendimizi sarı kumlar üzerinde ilerlerken buluyoruz...









İlk durakta jipten inip kum tepesinin üzerine çıkar çıkmaz Levo -tıpkı benim ilk gelişimde aynı yerde, aynı şekilde yaptığım gibi - kollarını iki yana açıyor, rüzgara karşı diz çöküyor ve "Allah'ııım Köğğrrrr Eğğğğttt Beğğğğğniii" diye bağırmaya başlıyor...

Birkaç "Çölde Türk usulü sigara nasıl söndürülür" çalışmasından sonra oturup manzaranın tadını çıkarmak geliyor aklımıza...Çöl kaç kere gelirsen gel hep çok etkileyici ve tehditkar birşey!





Sonrası klasik...develer, tatooine kompleksi, dansöz -bu sefer arabik bir dansöz vardı en azından-, sohbet muhabbet, bizimle aynı jipte olan fransız karı kocaya politik iğnelemeler falan felan...

Akşamında adını bi türlü düzgün yazamadığım Boduar? Bodoir? Budoir? adlı mekana gidiş, ramazan sonrası milletin çıldırmasına şaşırış, çıkışta yemek yemeye gittiğimiz mekanda Levo'nun filipinli kasiyerin ramazanını kutlaması...Evimin ilk defa böyle cıvıl cıvıl olması ve bunun bana verdiği huzurla o sıkışıklıkta güzel güzel uyuyup sabahın köründe zinde bir şekilde uyanmalarım...

...derken Sinan'la Baran gider, iyi ki hepsi bir anda gitmediler derim içimden, Levo'cuğumla akşam sırasıyla Rockbottom'da canlı müzik coşkusu, (Bu mekanı da burada kime söylesem burun kıvırıyo, çok seviyorum lan!) üzeri Double Decker'da guinessler...(ben soda tabi)

Son gece benim klasik ekiple Madinat Jumeirah'da Bar Zar'a gittik, New York'da yaşayan bir Türk hatun grubu vardı yakınımızda, fazla bi eğleniyolardı, hiç bulaşmadık...Oradan çıkıp adını duymuşluğum olan ama hiç gitmediğim Jambase'e gittik...Jambase'de ortam muhteşem, ayılana Salsa bayılana shisha tadında biryer...Zenci bir kadın bas bas latin şarkılar söylüyor...Oradan çıkış ve Levo'yu havaalanına bırakış...

Hüzünlü bir veda ve eve dönerken arabada çalan "Runaground"...

"You don't know what you've got

Until you've lost it all

Might I suggest you find

A softer place to fall

You take for granted

All the riches of your world

You may have oysters

But you'll never find a pearl..."