Yiit'in Dubai Günlüğü

Thursday, August 02, 2007

Toplu Guncelleme Paketi

Cem tasindigindan beri dogruduzgun yazamiyorum, farkindayim. Demek ki insnalar yalnizliktan kendilerini bloglara vuruyorlarmis, hey be!

Aslinda uzun bir sure daha yazmazdim da, Ankara'dayken Bilkent'teki sevgili hocalarim Reyyan ve Ugur Ayfer'i ziyaret ederken ogrendim ki benim blogu derslerde falan gosteriyorlarmis, acayip gaza geldim tabi hemen, `sunu yazayim, bunu yazayim` diye dusunup durdum gecelerce...

Biliyorsunuz Turkiye'ye gittim `2. Geleneksel Flipper Mavi Turu` icin...Yine Gocek, yine ayni ekip, -tek farkla ki kaptan alkolik degildi bu sefer, ama ekibin toplu cabalari sonucu o da bana Yetis Bey demeye basladi ucuncu gunun sonunda - harika tatil yaptik bir hafta boyunca...Oyle ki, donuste `Abi surdan istimlak cikmamis bi yerden 1 donum kapatsak mi be?` diye 20 yil vadeli geyik-planlar bile yaptik. O ne guzelliktir yarabbi!





Sonrasinda bir hafta Paris'de egitimim vardi, ona gittim...Zaten ben Paris'in kralini yasamisim interrail yaparken gittigimde, masum fransizlarin kulagina gece yarilari `BEEELLLEEEEE setamonkosityenee eterrneeelll` diye sarkilar bagirmisim, simdi ciddi ciddi giyinip sabahin korunde, sehrin en sikici yerindeki IBM binasina metrolarla felan gidince hic bir tat alamadim valla...Hayir, bir de adamlar milletce bunalim...Metro'da her sabah baska bir dram...Aglayan kadinlar, mutsuzca onlerinden hizla gecip giden duvarlara bakanlar...Icim daraldi yahu..Bir kere de bir kadina yer vereyim dedim, onda da kriz cikti, Fransiz kibarligi, kadinlara oncelik falan bitmis memlekette, soyle bi kalkar gibi oldum `Buyurun siz oturun` dercesine, azari yiyip oturdum yerime tekrar...Ya da benim kit fransizcamla korkunc bir yanlis anlamam sozkonusu, fermuarim acikti mesela ve kadin ona bagiriyodu `terbiyesiz adam` falan diye...Ben de boyle kalkip uzerine gidince...eheh.

Butun haftanin en guzel olayi; Yillar once sirtcantamla gezerken kesfettigim Louvre'un altindaki Kucuk Prens hediyelik esyalari satan dukkan! O zaman param olmadigi icin hicbirsey alamamistim ama cok icimde kalmisti...O kucuk prens defterleri, anahtarliklari, kucuk el yapimi biblolari - mesela Kucuk Prens duvarin uzerinde oturuyor, yilan da asagida, 150 Euro, Oha! Mesela kucuk prens gezegeninden (biliyoruz astreoid) ayrilirken, kuslara bagladigi ipler elinde, kuslar tepede..harika! - Bu sefer uc bes kurus sahibi bir insan olarak gidip gonlumce alisveris yaptim...Kucuk Prens Sevdigini bildigim insanlara da defterler aldim...O kadar cok Kucuk Prens yazdim ki, sevgim sonecek neredeyse, kapatiyorum konuyu. Ya, ama bir de sey vardi, fesli turk bilgin teleskopla kucuk prensin b612 sini gosteriyor, tahtasi var, teleskopu var falan...onun biblosu! Harikaydi yaa! Alamadim tabi onlari. Bir dahaki sefere insallah.



Neyse dondum sonra, oy vermeye kostum hemen...(-Yiit bu secimler cok onemli biliyorsun, senin gibi okumus aydin, cagdas, laik... -he canim he)...Berk'le, Eda'yla ve Berkay'la gorustum uzun aradan sonra...Muzikli sohbetler oldu. Guzel oldu. Sonra bir hafta Ankara'ya gittim, Babaannem'in duzenledigi "21. Yuzyilda Evliligin Gerekliligi ve Torununun Cocugunu Goren Kisilere Ayrilan Cennet Kontenjani" konulu seminerlere katildim. Binnaz the `Cok da fifi` Saktanber de oradaydi tamamen tesaduf eseri, Servet, Binnaz ve ortaokuldan taninan ama yillarca gorusulmemis Ceren'le gorustum...




Ankara'da o kadar cok ani var ki, insan belli bir sureden sonra dayanamaz oluyor...`Surada babama yov boba yov taksiye binelim yov` demistim diyor insan...`Surada Audrey'le opusmustuk sonra adamin biri gelip elimi isirmisti` diyor...`Suradan annemi bulucam diye 5 yasinda Kuafor Resat'a yurumustum de teyzemle ikisi beni paralamislardi` felan derken insan hayaletler icinde boguluyor sonunda...



Neyse, sonra tekrar Istanbul'a donus, Muge'nin tekneli dogumgunune gidis, Mugenin hediyesini unuttugumu farkedis, piskince gecistiris...





Ertesi gun Onur'a gidip son saatlerimi orada gecirdim...Levo geldi, Baran ve esi Esra geldi..Uzun suredir gorusememistik, cok guzel oldu..


Sonra...



Dubai ucusu icin havaalaninda bekliyorum, medeni bir ortam, herkes birseyler iciyor, sohbet ediyor, gazete okuyor felan...Bir onceki postumda sinyallerini hafifce vermistim, dayanamayip MacBook aldim Ankara'dan, adini `Jennifer` koydum...Acayip guzel birseymis...Lanet olsun dedim PC'lerle Windows'larla gecen gencligime! Neyse, Jennifer'la maceralarimiz bir sonraki posta insallah (bkz. Cem: "YETER ARTIK BILGISAYARINLA KONUSMA YIIT!") Uzatmayalim, oturuyorum havaalaninda, laptopla telefonumu senkronize edeyim, cok senkronize bir insan olayim diye bluetooth u actim bilgisayarda...Arama ekraninda cevredeki diger bluetoothu acik telefonlari vs. listeliyor ya, bir isimler var, inanamadim; `Gecelerin Yalnizi`, `Cilgin Dul`, `Beni Bul`, `Alev Alev` felan diye uzayip gidiyor liste...Disardan gayet medeniyiz, hepimizin macbook'u var bir hava, icerde millet cayir cayir yaniyormus haberimiz yok..Hayir, kafami kaldirip bakiyorum, kim olabilir mesela su `Cilgin Dul`? Kesinlikle anlayamiyorum...Insan sarrafligi falan hikaye, bluetooth'mus kisinin ozu...


--------


Derken geldim yine Dubai'ye Agustos sicaginda...En kotu ay ya! Eriyoruz, dun 47 derece diyodu, arabamin yalancisiyim.



Boyle...