Yiit'in Dubai Günlüğü

Friday, June 30, 2006

Türkiye'deyim...

İstanbul çok güzel. Boğaz harika. Yine gélécek ben...

Friday, June 23, 2006

Kuzen Ziyareti, Teppanyaki Keyfi, Karaoke Coşkusu

Kuzen geldi yine, büyük iş adamı, kritik anlaşmaların son hamlecisi...Ne yapıyor tam da anlamıyorum. "Bu farklı bi uygulama abi onu anlattım adamlara" falan diye kafamı karıştırıyo sorunca..

Neyse ilk gün ben işteyken bunun toplantısı bitmiş, garibim bu sefer de ibn battuta mall'a gitmiş...Daralmış tabi belli ki çünkü öğleden sonra aradığımda eve dönmüştü..Bir de bizim Da Greenz'e giden yoldaki tabelaya takmış, "There's one language everybody understands. GOLD" yazıyo...Fenalıklar geçiriyo "Abi böyle görgüsüzlük olmaz" diye...

Muz yapraklı hint lokantasına götürdüm sonra, bayıla bayıla yedi eliyın şeyleri...Sonra vücudu tepki verdi biraz..heheh.











Gece de Emirates Towers'daki japon lokantasında teppanyaki (böyle mi yazılıyor bu? Bakiyim, hmm evet) muhabbeti yaptık, şef fıtı fıtı şovlar falan yapıyo...Bizimki gaza gelip sakeler söyledi...Bir anda "Olay sakeymiş abi" moduna girip ağır sakeci oldu...şişeler geliyo gidiyo falan..Geyikler yaptık bu teppenyaki olayı nasıl çıkmıştır diye...






Bir anda adamın bıçaklı şovlarını seyrederken şöyle bir teori çıktı ortaya: Bu ustalar aslında samuraylarmış zamanında ama sonra efendisiz kalınca gıda sektörüne yönelmişler...Bir çeşit Ronin - Züğürt Ağa füzyonu yani!!

Yemekten sonra hemen yandaki Karoeke barına geçtik...Orada da .ıçımızdan "Sake'nin cilası Corona'dır abi" diye birşey uydurduk..İçerde bi sürü tavşan kulaklı şapka takmış ingiliz kız var..meğerse bi kızın bekarlığa veda partisiymiş...Çok garip/eğlenceli bir ortamdı...

En son hatırladığım artık nereden biliyorsa türkçe konuşan bir rus kızla birlikte Bon Jovi'den It's My Lifeeeeee diye saçmasapan şarkılar söylüyorduk...

Kuzen de ağır Bon Jovi'ci çıktı, Richie Sambora geri vokalleri falan yapıyo böyle...

Şu yandaki resme baktım da çok bi "Moskova'ya iş için gitmiş aç türk genci" havası var...Öyle diildi yani...Valla.

Friday, June 16, 2006

Hinduizm'in İncelikleri, Dünya Kupası Keyfi

En son futbolla ilgilendiğimde Tanju Samsunspor'da oynuyordu.

Şimdilerde dünya kupası başladı ya, ofisteki elemanlar toplanıp maç seyretmeye gidiyorlar, ben de onlara takılıyorum sosyalliğe susamış bir şekilde. Geçenlerde TGI Friday's e gittik yine maç seyretmeye, dana kaburgası yedim bayıla bayıla, maç seyretmeyi de öğrendim biraz, "düpedüz ofsayt" falan diye çıkışlar yapıyorum yerli yersiz. Herşey iyi hoş da, ertesi gün salak gibi yarım saat dana kaburgasını anlattım Ajay'e...Adam hindu, inek kutsal hayvan, bunları biliyorum bilmesine ama gerçek hayat içinde tam olarak düşmüyor jeton Türk kafamda...Zavallım sessizce dinledi beni, kemiklerden nasıl etleri sıyırdığımı, ne kadar lezzetli olduğunu anlatırken...Sonradan "İİdcim, ben hinduyum biliyosun" diye başlayan konuşmayı duyunca başımdan aşağı kaynar sular döküldü...ne salakmışım ya..

Bir de dün Bar Zar diye biryere gittik Madinat Jumeirah'da...Canlı müzik vardı. Bir ara The Proclaimers'dan I would walk 500 Miles çaldı. Kendi aramızda "bunlar irlandalı mı iskoç mu" felan diye gereksizce tartışırken yanımızdaki ingiliz kılıklı tiplere sorduk, sormaz olaydık, kadınlı erkekli birbirlerine girdiler...Neyse sonuçta iskoç olduğu ortaya çıktı.

Duvarıma iki tane seramikten Tenten kapak sayfası resmi aldım.

Yine Lübnan'lı berbere gittim, yine kafama vurdu.

Böyle...

Friday, June 09, 2006

Yorgun Günler

Haftanın dört günü şehir dışındayım...İlk başlarda çok zevkli geliyordu, "vayy be, bayağı işadamıyım" diye coşuyodum kendi kendime...Ama artık gına geldi, ya evli olsam ne olacaktı? Valla karım boşardı beni..Günlerdir Katar'daydım. Aynı oteli görmekten gına geldi artık.

Bir de otelin iki yüzü var, bir yüzü güzel manzaraya bakıyor, bir yüzü dandik binalara. Odaya girdim baktım gene aynı muhabbet aşağıdaki gibi:



















İsyan ettim en sonunda, indim resepsiyona, "Adınızla biliyorum ulan artık sizi Allahsızlar!" dedim ingilizce (sormayın o ingilizceyi), "Adam gibi manzara verin bir kere de be!"
10 dakika sonra şuna bakıyordum, daha iyi değil mi?

















Ondan sonra sonra son birkaç ayın saç-beyazlatıcı-kanserojen projesi için Katar Silahlı Kuvvetleri'ne gidiyorum. Benim askerliğimi yaptığım üssün aynısı neredeyse, illa o kapıya bir eski uçak konulacak yani, şart!









Arada da fırsat buldukça 45 derece havada çorba havuzunda patates olmaya gidiyorum 1-2 saatliğine.

















Not 1: Arabamı bu hafta içi alıyorum sanki...
Not 2: Ay sonu 1 aylığına Türkiye'deyim, ilk durak İstanbul