Yiit'in Dubai Günlüğü

Wednesday, May 17, 2006

Toronto...

Aslında geleli üç gün oldu ama deli gibi Longest Journey 2: Dreamfall oynamaktan blogu güncelleyemedim. Neyse ki dün gece "April! April! Hayııııııııır!" diye ağlayarak bitirdim de normal dünyaya döndüm.

1 haftalık eğitim için Toronto'ya uçuyorum. Dubai'den Frankfurt 6 saate yakın...Oradan toronto bi 9 buçuk saat daha. En son böyle San Francisco'ya uçmuştum da ayıptır söylemesi donum yırtılmıştı. Öyle bir uzun yolculuk yani!

Neyse bu sefer sağlam bir şekilde indim uçaktan, Toronto'da bahar yelleri esiyor. Dubai'nin onyüzbinmilyon derece sıcağından sonra cennete düşmüş gibi oldum. Bilgisayar oyunu arabalarına benzeyen taksiler gördüm.

Eğitimin adı "Information Management TOP GUN" ! Bayılıyorum bu amerikalıların gazlarına. Geçen ay gittiğimin adı da BOOTCAMP'ti! E bu kafayla tabi Afganistana'da girerler, Irağa da...diye ucuca eklenmiş düşüncelerle giriyorum sınıftan içeri...Derken eğitimi yöneten amcanın Vietnam Gazisi olduğu ortaya çıkıyor.
"Demokrasiyi kurtarıyorduk ne güzel YEAAAH" diye coşar gibi bir havası vardı sanki ya da ben iyice paranoyaya vurdum işi.

Adı ve gazı dışında herşeyiyle muhteşem bir eğitim başlıyor. Sabahları "HUU-HAAAA-ĞOOO" diye bağırıyoruz felan.

Neyse.

Ofisteki Aisha Toronto'da yaşamış yıllarca, gideceğimi duyunca dedi ki "aaa orada fariha var, seni gezdirir" Ben de tamam dedim. İkinci gün hakkaten geldi kızcaaz, altında eski model bir Porsche, Pakistanlı-çılgın-kız. Saolsun gezdirdi beni, yemeğe götürdü, kitapçıya götürdü, hatta hasta oldum diye (tabi ki hasta oldum ikinci günde) eczaneye bile götürdü ilaç almaya...

Bir de kule varmış bi tane CN Tower diye, onun tepesine çıkardı bimnemkaç yüz metre yukarıda. Kulenin bir bölümünde yeri şeffaf camdan yapmışlar, korkmam felan diyodum biraz yürüyünce başım dönmeye başladı, fotosunu çekip kaçtım hemen. Şimdi baktım da bu resimden birşey anlaşılmıyor, valla billa çok korkunçtu ya!



Toronto çok sevimli geldi bana. Saçma amerikan şehri gibi de değil ama tam avrupa şehri gibi de değil, arada bir yerde sanki.



Çok güzel kitaplar aldım...hatta o kadar güzellerdi ki oradayken bitirdim yarısını. Leonard Cohen imza günü varmış, "Şarkı söyliycek mi?" diye sordum, söylemiycekmiş, çok coolmuş, şarkı söyle diyince kızıyomuş, e o zaman imzaya ne gerek var kuru kuru deyip yoluma gittim.

Ne kadar avrupa havalı olsa da, Toronto da kurtaramamış kendini amerikan usülü manyak sağlık fetişinden. Hiçbiryerde sigara içilmiyor. Bravo, feci medeni!

"Smoking kills. So does intolerance!" kampanyama kim katılır?

Son gün beni TOP GUN seçtiler, buna ne demeli? Bir de şapka verdiler üstüne TOP GUN yazıyor! Benim patrona mail atacaklarmış "sizin kerastas top gun oldu" diye. Artık bi zam patlatırım diyorum...


Sevgiler...

5 Comments:

  • Selam Yiit, güzel bir yazı olmuş. Fotoğrafların flu gözüküyor biraz. makinanın objektifinde parmak izi mi var:) Bi temizlesen...

    By Blogger k.i.s.d., at 2:26 PM  

  • heryeri oyle bir tarif etme seklin var ki..toronto'ya gittin mi deseler gittim dicem.yalan mi?, degil:)
    aysim

    By Anonymous Anonymous, at 5:49 PM  

  • çok güzel ve eğlenceli bi yazı olmuş...
    :)

    By Anonymous Anonymous, at 10:48 PM  

  • Top Gun yaziyi bosver de, ozledik be olm... gel temmuz gellll... hahahhah

    By Anonymous Anonymous, at 4:23 PM  

  • Geçen yıllarda Toronto'da uzunca kalmış biri olarak oranın güncel resimlerini görmek çok keyiflendirdi beni...
    younge st'i gördüm, süper resimler....
    oradayken firkin'lerden birinde mutlaka bişiler içmeni ve tim hortons ın muhteşem donutlarının tadına bakmanı tavsiye ederim...

    iyi gezmeler ve iyi yolculuklar...

    evrim

    By Blogger Gaia Skywalker, at 4:50 PM  

Post a Comment

<< Home